Kariyer Hedefine Götüren Eğitimler

Yeni Liderlik

  • Gallup araştırmaları çalışan bağlılığının % 70 oranında yöneticiye bağlandığını göstermiştir. İnsanlar bir şirkette çalışmaya başlar ama bir müdürden istifa eder.
  • Liderlik, “başkalarının çabasıyla işlerin yapılması ve hedeflere ulaşılmasını sağlama sanatı” şeklinde tanımlanıyordu, şimdilerde yeni tanımlar var: “potansiyeli performansa yansıtmak” gibi ve özetle ”etkilemek” gibi…
  • Nasıl Etkileriz?

    • Güven vererek
    • Yetkinliğimizi ortaya koyarak
    • Bağ kurarak
  • Liderlik yöneticilik tartışması anlamlı mı?
  • Hangi yetkinlikler kriz anlarında bize yardımcı olur?
  • İnsanların davranışlarını geri bildirimle değiştirebilir miyiz?
  • Konfor alanı nedir?
  • “Nasıl yardım edebilirim?” cümlesinin gücü nedir?

Liderlik eğitimlerinin başarısının tartışıldığı şu günlerde ARDEN’in “Yeni Liderlik” Eğitim Modülü, 1 günlük bir modül olup tamamen güncel bilgi ve kavramları çarpıcı örneklerle birleştirmektedir.

Eğitimimiz, Yeni Dünya Düzeni, bu düzende “Lider” kavramı ve liderliğin önemi, kişinin kendi baskın liderlik stilini anlaması, başkalarının stilini değerlendirebilmesi, durumsal olarak stilini uyumlaştırabilmesi, ekip içindeki kişisel farklılıkları daha iyi yönetebilmesi, günümüzde liderlik için en etkin olan yetkinlik ve davranışları kavramasını ve gerçekleştirebilmesini hedefler.

Günümüzde yataylaşan organizasyon yapılarında her bireyin liderlik özellikleri taşıması ve bunları kullanacak şekilde davranması beklenmektedir

1930’lardan beri birçok liderlik stili tanımlanmıştır.

Ancak bu tanımların hepsinin özünde Lewin’in 1930’larda geliştirdiği 4 ana stil yatmaktadır.

Bu stilleri anlayıp kendimizi konumlandırmak ve DISC Modeli üzerinden farklılıklarımızı anlamak ve bunları yönetme yetkinliğimizi geliştirmek aslında farkındalık kazandıktan sonra bireysel bir süreç. Belki de liderlik eğitimlerinden verim alınmamasının nedeni budur!

İyi bir liderin sahip olması beklenen yetkinlikler ve bunların dönüştüğü davranışlar Arden “Yeni Liderlik” eğitimimizin önemli bir kısmını oluşturuyor. Bu yetkinlikleri şirket bazında özelleştirmekle birlikte üzerinde durduğumuz birkaç tanesini şöyle örnekleyebiliriz:

  • Psikolojik güven ortamı yaratma

  • Duygusal zeka-bağ kurma

  • İşi sahiplenme-hesap verebilirlik-konfor alanından çıkma ve çıkarma

  • Geri bildirim

Arden’in “Yeni Liderlik” eğitimi orta ve üst düzey yöneticiler için hazırlanmıştır ve güncel kavramlarla, çarpıcı örneklerle liderlere kendi liderliklerini sorgulatan bir formatta sunulmaktadır.

Dayanıklı Liderler için Risk Yönetimi

Risk Yönetimi günümüz VUCA ortamında de her zamankinden daha önemli hale geldi. “Geleceği Tarama” diye adlandirilan aslında oldukça yeni bir kavram yeni Risk Yönetim Sistemi ile bütünleşiyor artık.

Risk Yönetimi, ilk olarak daha çok proje yönetimi çerçevesinde, projenin hedeflerine ulaşma yolunda ortaya çıkma ihtimali olan sorunları ve belirsizlikleri değerlendirmek olarak çerçevelenmiş ve PMBOK’un ancak 1986/1987 güncellemesinde ayrı bir disiplin olarak (Project Management Body of Knowledge) tanımlanmıştır. Bu riskler bir projenin maliyeti, terminleri ve performansıyla ilgili alanlarda belirlenmeye ve yönetilmeye başlanmıştı. Ancak günümüzde Risk yönetimi bu orijinal tanımının çok ötesinde bir kapsama yayılmaktadır.

Tony Hayward 2007 yılında BP’nin CEO’su olduğunda, İş Sağlığı ve Güvenliği’ni birinci öncelik haline getirmeyi taahhüt etmişti. Çalışanların ellerinde kahve ile yürürken kahve karton bardaklarının mutlaka kapağının olması dahi kural haline getirilmişti. Ancak üç yıl sonra Meksika Körfezi’nde tarihin “insan” kaynaklı en büyük faciası olan Depwater Horizon petrol kulesi patlaması yaşandığında, Amerika Birleşik Devletleri Araştırma Komisyonu’nun raporu facia sebebi olarak çalışanların riskleri belirleme, değerlendirme, iletme ve yönetme ile ilgili yetilerinin devre dışı bırakılması olarak tespit etti. Yani tüm risk yönetimi retoriğine, bu konuda yapılan tüm yatırıma rağmen, kural koymanın, uyum esaslı çalışmanın ve çalışanların tüm bu kurallara uymasını sağlamanın aslında gerçek Risk Yönetimi olmadığı anlaşılmış oldu.

Arden’in yarım günlük Risk Yönetimi Eğitim Programı “Geleceği Tarama” yetkinliği üzerinden yeni bir bakış açısı getirecek, orta ve üst-düzey yöneticilerde paradigma değişikliği yaratacak şekilde tasarlanmıştır.

Dayanıklı Çalışanlar için Motivasyon

Özellikle pandemi sonrası değişen motivasyon faktörleri gözleri tekrardan işte motivasyonun nasıl sağlanabileceği konusuna çevirdi. İşte motivasyonun geçmişine kısaca bakacak olursak…

  • Motivasyon 1.0 insanların çağlar önce fiziksel ihtiyaçlarını gidermek için kullandıkları harekete geçme sistemi olarak adlandırıyor.

  • Motivasyon 2.0 ise ödül ve ceza sistemini kullanıyor. Fakat bu sistem zaman içerisinde sorunlar çıkartmaya başlıyor. Bağımlılık!

  • Motivasyon 3.0 aslında çalışanları 3 şeyin motive ettiğini savunuyor: özerklik, uzmanlaşma ve amaç.

  • Motivasyon 4.0 dijitalleşme çağında teknolojinin nimetlerinin motivasyon aracı olarak devreye girmesi olarak tanımlanıyor. CEO’lar, çalışan motivasyonunu maksimize etmeleri amacıyla görevlendirdikleri üst ve ara kademe yöneticilerinden, çalışanlarındaki cevheri ortaya çıkartmalarını bekliyor. Yöneticiler ise bu cevheri teknolojinin yardımı ile çok daha etkin, verimli ve adaletli ortaya çıkarmanın imkanına sahip.

Motivasyon 4.0 ile üst yönetim tarafından belirlenmiş stratejik hedeflerin tüm çalışanlara indirilmesi ve online olarak takip edilebilmesi sağlanıyor. Böylelikle katılımcı bir yönetim anlayışı sağlanabiliyor. Kendi önerilerinin dikkate alındığını bilen bir çalışan belirlenen hedeflere çok daha sıkı bağlanabiliyor. Çalışanın büyük resmin neresinde olduğunu görmesi, kendisiyle ilgili beklentileri anlamasını sağlıyor ve bugün popüler tanımıyla «mindfulness» dediğimiz farkındalığı yüksek çalışanlar ortaya çıkıyor.

Aslında Motivasyon 4.0, Motivasyon 3.0’da belirlenmiş prensiplerin hayata geçirilmesinin yöntemlerini buluyor.

  • Özerklik: Kararların parçası olabilmek. Kendi hayatını kendin yönetmek.

  • Uzmanlaşma (mastery): Farklılaşma. Kendi alanında hep daha iyiye gitmek, kendine bir şeyler katmak. “Kendime ne katıyorum?” “Niş bir konuda uzmanlaşıyorum.” …

  • Amaç (purpose): Çalışanın yaptığı işin daha büyük bir işin parçası olması, daha büyük bir amaca hizmet ettiğini bilmek.

Ve tabii burada SMART hedefler kavramı devreye giriyor:

Hedefleri yapabileceği kadar zorlayıcı, erişebileceği kadar gerçekçi, kolayca takip edebileceği kadar ölçülebilir, kendi performansını yansıtacağı kadar spesifik ve varılacak yere istenen sürede gelinmesini sağlayacak kadar zamana bağlanmış olan, kısacası SMART olan hedeflere sahip bir çalışanın motivasyonu için geriye ne kalıyor? Geri bildirimler ve psikolojik güvendelik!

Arden’in üst ve orta düzey yöneticilere yönelik yarım günlük Motivasyon Eğitim Programı çalışanları günümüzde motive eden faktörleri irdeleyip, yöneticilerin kendilerini ve ekiplerini nasıl motive edebilecekleri konusunda araçlar sunuyor.

Dayanıklı Liderler için Duygusal Zeka

Inside-out (Ters Yüz) animasyon filmini seyredenlerin bileceği gibi insanın temel duyguları

  • Neşe

  • Öfke

  • Korku

  • Üzüntü

  • Tiksinme

Ya Sevgi? Sevginin temel duygu olup olmadığı halen bir tartışma konusu.

Duygusal Zekanın Tanımı

  • Bir insanın kendisine veya başkalarına ait duyguları anlama, sezinleme, yönetme ve yönlendirme yetisi, kapasitesi ve becerisinin ölçümünü tanımlamaktadır.

Duygusal Zeka ve Liderlik

Belirli bir IQ seviyesinden sonra liderlik IQ değil EQ tarafından belirleniyor. Hatta belirli bir IQ’nun üzerinde olmak liderlik performansı üzerinde negatif bir etki yaratıyor.

Duygusal zekanın esası “kendiyle ilgili farkındalık”. Bu nasıl kazanılır?

  • Gerçek hayat tecrübesi,
  • Bu tecrübeyi geri bildirim olarak anlamak, orumlamak ve işlemek.
  • Duygusal Zeka ilk kez 1964’te tanımlandı.

  • 1995’te Daniel Goleman’ın Best Seller kitabı EQ yayınlandı. Goleman bir bilim gazetecisi ve EQ’nun liderlik performansıyla bağını kurdu.

  • EQ ölçümü için birçok model geliştirildi.

  • Kişisel Özellikler Modeli: Odağı davranışsal eğilimler ve gözlenen yetkinlikler

  • Yetenek Modeli: Odağı kişinin duygusal bilgiyi değerlendirerek sosyal ortamlarda yönünü bulması

  • Goleman modeli (kombine) : Yetenek EQ ve Kişisel Özellik EQ

  • Son araştırmalar «duyguları tanıma» ya odaklanıyor. Duygusal durumları görsel ve işitsel ipuçlarıyla gözlemleme araştırılıyor. Nörolojik çalışmalar da EQ’nun nörolojik mekanizmalarını açıklamaya çalışıyor.

Duygusal Zeka’nın liderlik becerilerinin en önemlilerinden biri olduğu artık benimsenmiş bir gerçektir.

Arden’in 1 günlük Duygusal Zeka Eğitim Programı her seviyeden yönetici için Duygusal Zeka ile liderlik arasında bağı kurmayı hedefler ve

  • İletişim kurmak
  • İkna etmek
  • Dinlemek
  • Diyalog kurmak
  • İlham vermek
  • Motive etmek

yetilerinde bilmek ile uygulamak arasındaki uçurumu kapatmak için Duygusal Zeka’nın tüm boyutlarında yollar gösterir.

Dayanıklı Çalışanlar için Geri Bildirim

Geri bildirim artık yılda bir yapılan performans görüşmeleri sırasında çalışana sandviç tekniğiyle (“Önce pozitif bir yorumla başla, arada negatif yorumları ver, yine pozitif yorumla kapat!”) verilen yorumlardan çok farklı bir noktada. Çalışanlar, özellikle Z kuşağı sürekli geri-bildirim beklentisinde.

Geri bildirim aldıktan sonra bu “bilgi” yi nasıl yorumlayacağımız, nasıl benimseyeceğimiz de bir başka önemli konudur.

Arden’in yarım günlük geri bildirim eğitim programı orta ve üst düzey yöneticilere geri bildirim alma ve vermenin temel kurallarını benimsetmeyi hedefler.

Müşteri Odaklı Kültür

Müşteri kimdir? Ne bekler?

  • Müşteri velinimettir,

  • Müşteri baş tacıdır,

  • Müşteri tüketicidir,

  • Müşteri satın alandır,

  • Müşteri hizmet bekleyendir, vb…

Bu soruya pek çoğumuzun farklı cevapları olacaktır.

Bizim ise tek bir yanıtımız var. Ne olduğunu bu eğitimde birlikte tartışıyoruz!

  • Günümüzde kuruluşların sadece kâr etmek/büyümek/verimlilik amacıyla var olmaya devam edemeyecekleri görünen bir gerçek… Varoluş tanımımız, sunduğumuz ürün/hizmetle sınırlı olduğu sürece, yakın zamanda küresel oyuncuların yanında yer alma şansımız kalmayacak.
  • Paydaşlarımız için sürdürülebilir değer yaratıyor, bu değeri sunmak için ortamlar oluşturabiliyor ve faaliyet gösterdiğimiz ekosisteme katkıda bulunabiliyor olmalıyız. Artık hissedar odaklılıktan paydaş odaklılığa, kurum odaklılıktan ekosistem odaklılığına, koruyucu (zarar vermeme odaklı) yaklaşımdan onarıcı (daha çok iyilik yayan) yaklaşıma, kâr odaklılıktan sorumluluk odaklılığa dönüşmemiz gerekiyor. Tüm bunlara nereden başlayalım dediğimizde, sürdürülebilir değer yaratma odağında en önemli paydaşlarımızdan biri elbette ki ‘müşterilerimiz
  • Sanayi çağından, bilgi çağına hızla evrildiğimiz bu dönemde, müşterilerimizin beklentileri ve alışkanlıkları da değişti. Artık ‘kişiselleştirilmiş yaklaşımlar’ talep ediliyor.

Sanayi çağından bilgi çağına evrildiğimiz bugünlerde, veriye ulaşmak artık çok kolay! Şüphesiz fark yaratan ise bu veriyi anlamlı bilgilere çevirmek ve doğru bir şekilde kullanmak.

  • Tüm bunlar yaşanırken, müşteri ilişkileri yönetiminin odağı da, uygunluk kalitesinden müşteri bağlılığına doğru dönüşüm geçirdi. Sunduğumuz ürün/hizmet ve ilişkinin kalitesi, müşterimizin markamıza olan bağlılığı ile doğrudan bağlantılı…
  • Değişim/dönüşüm rüzgarıyla yaşadığımız bu çağda kuruluşlar müşteri odaklı kültür oluşturmanın çabası içinde… Müşteri odaklı kültür, müşteriyi ön plana alan, sürdürülebilir değer sunduğumuz müşterilerimizin ihtiyaç ve beklentilerini tüm karar aşamalarında ön planda tutan, kollektif davranışlardan oluşur.
  • Bu davranışları kim belirler? Kurum kültürü oluşturmak sadece davranışları belirleyen kuralları tanımlamakla mümkün müdür?
  • Müşteri odaklılık, kişiselleştirilmiş müşteri ilişkisi ihtiyacını görmemizi sağlayacaktır. Bunu destekleyecek sistemler, teknoloji, yazılım, altyapı, organizasyon olmadan, müşteri memnuniyetinden ve sonrasında da müşteri bağlılılığından bahsedilemez.

Müşterilerimiz için kişiselleştirilmiş ilişkilerle, sürdürülebilir değer yaratıyor muyuz?

Tüm bu sorulara cevap bulmak ve daha fazlası için, bizimle iletişime geçin.

Zor İnsanlarla İlişkileri Yönetmek

Çatışma Yönetimi

İşimizin en önemli parçası ilişkileri yönetmektir. Kendimizi niyetimizle, diğerlerini davranışlarıyla yargılarız. Acaba biz de kimileri için “zor insan” kategorisinde miyiz?
Günlük yaşamımızda da iş yaşamımızda da sürekli olarak çatışma yönetmek durumunda olduğumuz halde bu konudaki yaklaşımımız hakkında daha önce hiç düşünmemiş olabiliriz. Biz zor insanlarla veya zor olmayan insanlarla iş birliği içinde olma yolunda neredeyiz? Fabrika ayarlarımızı biliyor muyuz? Diğer ayarlar neler?

Bu soruları cevaplamak için önce kendimizi tanımalıyız: bizim güçlü yanlarımız, zayıf yanlarımız neler? Güçlü yanlarımızın gölge tarafları neler? Kör noktalarımız var mı?

Hepimizin var, bunların farkına varmak da çok büyük bir kazanım. Kendimizi tanımadan karşımızdakini anlamak dolayısıyla ilişkiyi yönetmek olanaklı değil.

Müzakere Yaklaşımı

İlişki ve çatışma yönetimi, müzakere yaklaşımı konularının hiçbiri teknik değil! Müzakere tekniklerinde geçmişte verilen eğitimlerde “ilk teklifi karşı tarafın yapmasını isteyin” yönergesi verilirdi. Oysa konumuz teknik değil, önemli olan anlamak ve yaklaşım.

Zor İnsanlarla İlişkileri Yönetmek, Çatışma Yönetimi ve Müzakere Yaklaşımı başlığı altında topladığımız bu üç konunun birleştirilmesi aslında iş dünyasından gelen talepleri değerlendirirken vardığımız bir sonuçtur. Bu üç başlığın birlikte ele alınması, üçü hakkında aynı eğitim başlığı altında bir farkındalık yaratılması bu konuların birbirine bağlı olmasıyla açıklanır.

Eğitimimiz, kişinin kendini tanıması, karşındakini anlaması ve ilişkiyi yönetmesi, olası çatışmalara iş birliği odaklı yaklaşıp sonuç alabilmesi ve müzakerelerde ihtiyacı doğru anlayıp “başarılı” olması için gereken ipuçları hakkında farkındalık kazandırmayı hedefler.

Kişinin kendini anlamasını konunun merkezine koyan bir yaklaşımla kendimizi konumlandırmak, DISC Modeli üzerinden farklılıklarımızı anlamak ve bunları yönetme yetkinliğimizi geliştirmek farkındalık kazandıktan sonra bireysel bir süreçtir. Bu eğitim modülü bu süreci başlatır ve kişinin zor insanlara, çatışmalara ve müzakerelere cesaretle ve farkındalıkla yaklaşmasını sağlamayı amaçlar.

Arden’in “ZOR İNSANLARLA İLİŞKİLERİYÖNETMEK-ÇATIŞMA YÖNETİMİ-MÜZAKERE YAKLAŞIMI” eğitimi orta/üst düzey yöneticiler ve yüksek potansiyelli çalışanlar için hazırlanmıştır ve güncel kavramlarla, çarpıcı örneklerle kişilere kendi yaklaşımlarını, çatışmaya ve müzakerelere bakış açılarını sorgulatan bir formatta sunulmaktadır.

Eğitim Çatışma Yönetiminde Thomas-Kilman Modeli’ni, Müzakere Yaklaşımı’nda ise Harvard Modeli’ni referans almaktadır.

Tüm bu sorulara cevap bulmak ve daha fazlası için, bizimle iletişime geçin.